
Nintendo’nun geçtiğimiz günlerde yaptığı bir son kullanıcı lisans sözleşmesi (EULA) güncellemesi, şirketin belirli ihlaller durumunda — örneğin korsanlık veya sistem üzerinde yapılan yasadışı müdahaleler — Nintendo Switch cihazlarını “kısmen veya tamamen kalıcı olarak kullanılmaz hale getirme” hakkını saklı tuttuğunu belirtmesiyle gündeme oturdu.
Bu tür iddialar, yalnızca Nintendo’ya özgü değil. Sony ve Microsoft gibi diğer büyük oyun konsolu üreticileri de benzer yetkilere sahip. Üstelik uzmanlar, bu tür sert önlemlerin yasal zeminde oldukça güçlü olduğunu belirtiyor.
PlayStation ve Xbox Sözleşmelerinde de Var
Sony, PlayStation 5 sistem yazılımı lisans sözleşmesinde, korsan yazılım kullanımı veya donanımda yetkisiz değişiklik yapılması gibi durumlarda, kullanıcının cihazını çevrimdışı ve çevrimiçi kullanım dışı bırakabileceğini açıkça belirtiyor. Aynı ifadeler PlayStation 4 sözleşmesinde de bulunuyor. PS3 dönemindeki sözleşmelerdeyse bu maddeler biraz daha yumuşak dille yer alıyor.
Microsoft ise daha net ifadeler kullanıyor. Xbox yazılım lisans anlaşmasına göre, korsan yazılım yükleme veya güvenlik önlemlerini aşma girişimlerinde bulunan kullanıcıların konsolu, Kinect sensörü veya aksesuarları kalıcı olarak çalışmaz hale gelebilir. Bu durum, özellikle Xbox One dönemine kadar uzanıyor.
Pratikte Çok Sık Uygulanmıyor
Her ne kadar bu maddeler EULA’da yer alsa da, konsolların çevrimdışı olarak tamamen kullanılamaz hale getirilmesi çok nadir bir uygulama. Geçmişte büyük çaplı korsanlık olayları — örneğin George Hotz’un PS3 hack’i ya da Team Xecuter’ın Switch jailbreak girişimleri — yaşansa da, şirketler genellikle cihazların çevrimdışı işlevlerini devre dışı bırakma yoluna gitmedi.
Microsoft, 2015 yılında bir Gears of War betasının sızdırılması sonrası çıkan “konsol brick’lendi” iddialarını açıkça yalanlamıştı. Şirket, Xbox Live’dan uzaklaştırılan cihazların çevrimdışı kullanımda bir kısıtlamaya maruz kalmadığını belirtmişti.
Çalınan Konsollar İçin Uzakta Tuş Aktif
Yine de bazı durumlarda konsolların uzaktan tamamen kilitlendiği biliniyor. Özellikle çalıntı olarak raporlanan cihazlar, ikinci el satın alındığında kullanılamaz halde çıkabiliyor. Bu nedenle ikinci el konsol alırken dikkatli olunması gerekiyor.
Yasal Zemin Sağlam
Hukuki uzmanlara göre, şirketler bu tür sert önlemleri uygulamakta yasal olarak haklı. Avukat Jon Loiterman, “Kullanıcılar donanımı satın alıyor olsa da, bu donanımı çalıştırmak için gereken yazılım bir lisans sözleşmesine tabidir. Bu sözleşmenin ihlali durumunda şirketin erişimi kesme hakkı var,” diyor.
Şimdiye dek bu tür “brick” uygulamaları mahkemelerde sıkça test edilmedi. Ancak özellikle korsan yazılım veya dijital hak ihlalleri gibi ağır durumlarda, mahkemeler bu uygulamaları geçerli kabul edebilir.
Kamuoyu Tepkisi Caydırıcı Olabilir
Avukatlara göre, bu maddeler daha çok korkutucu birer caydırıcı unsur. Loiterman, “Nintendo’nun bu hakkı her zaman kullanacağını düşünmüyorum. Bu maddeler, jailbreak yapanları uzak tutmak için orada,” diyor. Bir başka hukuk uzmanı Mark Methenitis ise, “Bunlar daha çok Switch 2 gibi yeni nesil konsolların korunması için alınmış önlemler olabilir,” diye ekliyor.
Ancak bu tarz uygulamaların ciddi kamuoyu tepkisi doğurabileceği de bir gerçek. Tesla, Keurig ve John Deere gibi firmalar, yazılımlarla donanım işlevlerini kısıtladıkları için daha önce yoğun şekilde eleştirilmişti. Methenitis, Nintendo’nun da benzer bir kamuoyu baskısı ile karşılaşabileceğini düşünüyor.
Tüketici Derneklerinden Çağrı Var
Geçtiğimiz yıl 17 farklı tüketici grubu, ABD Federal Ticaret Komisyonu’na başvurarak bu tür “yazılım bağımlılığı” (software tethering) uygulamalarının incelenmesini talep etti. Ancak şu ana kadar bu konuda resmi bir adım atılmadı.
Elektronik Sınır Vakfı’ndan (EFF) avukat Victoria Noble ise “Kullanıcılar cihazlarını yasal şekilde özelleştirme hakkına sahip olmalı. Şirketler bu hakkı EULA maddeleriyle ortadan kaldıramamalı,” diyor.
Sonuç: Yetki Var, Kullanım Nadir
Konsol üreticileri, teknik olarak cihazları “brick” yapma yetkisine sahip. Ancak bu yetkiyi kullanmak hem kamuoyu baskısı hem de müşteri sadakati açısından oldukça riskli. Bu nedenle şirketler bu gücü nadiren, genellikle son çare olarak kullanmayı tercih ediyor.
Ancak sözleşmelerde yazıyor olması, her zaman kullanılmayacağı anlamına gelmiyor.