
Biyoteknoloji şirketi Colossal, nesli binlerce yıl önce tükenen “ulu kurt”u (dire wolf) yeniden hayata döndürdüğünü duyurdu. Şirket, gri kurtlardan genetik olarak modifiye edilmiş klonlar sayesinde bu tarih öncesi yırtıcıyı modern dünyaya geri getirdiğini öne sürüyor.
Pazartesi günü yapılan açıklamayla birlikte Colossal, ilk başarılı “de-extinction” yani türe geri dönüş projesini kamuoyuna tanıttı. Proje kapsamında, Buzul Çağı’nın sonlarında Amerika kıtasında soyu tükenmiş olan ve “dire wolf” (ulu kurdu) olarak bilinen büyük yırtıcı tür, genetik mühendislik yoluyla yeniden yaratıldı. Şirketin iddiasına göre, gri kurtlara yapılan gen düzenlemeleriyle ulu kurduna oldukça benzeyen yeni bireyler elde edildi. Duyurudan önce Time ve The New Yorker dergilerine özel erişim verildiği belirtildi.
2,5 Milyon Yıllık Evrimsel Fark
Ulu kurdu, günümüzde yaşayan gri kurtlarla akraba olsa da, iskelet yapısı ve genetik geçmişi bakımından onlardan oldukça farklı. Colossal araştırmacılarına göre, türler yaklaşık 2,5 milyon yıl önce birbirinden ayrılmış. Bu, kutup ayıları ve boz ayıların ayrım sürecinin iki katından daha uzun bir evrimsel mesafeye işaret ediyor. Ayrıca ulu kurtları, genel olarak gri kurtlardan daha büyük yapılı ve açık renkli tüylere sahipti.
Bu kadar uzun bir ayrım süreci, iki tür arasında genetik olarak da büyük farklar olması anlamına geliyor. Şirketin iç analizlerine göre, ulu kurdu özelliklerini yeniden yaratmak için 14 farklı gen bölgesinde toplam 20 düzenleme yapılması gerekiyordu. Şu ana kadar tanıtılan üç hayvanda 15 genetik değişikliğin gerçekleştirildiği bildirildi. Ancak bu düzenlemelerin tümü açıklanmadı. Şirket, şu aşamada tüm genetik müdahaleleri paylaşmayacağını belirtti.
Amaç: Görünüşü Geri Getirmek
Yayımlanan bilgilere göre, Colossal’ın önceliği ulu kurdunun fiziksel görünümünü—özellikle büyük beden ve açık renkli kürk—yeniden yaratmak olmuş. Örneğin, araştırmacılar büyüklükle ilişkilendirilen bir geni gri kurt popülasyonlarından alarak düzenlemeye dahil etti. Aynı yöntem açık renkli kürk için de uygulandı. Bu, riskleri azaltmaya yönelik temkinli bir strateji; çünkü bu gen varyantları zaten gri kurtların genetik yapısıyla uyumlu.
Buna rağmen, bazı genetik düzenlemelerin doğrudan ulu kurdu DNA’sından alındığı ifade edildi. Ancak 15 değişikliğin kaç tanesinin bu türe özgü olduğu bilinmiyor. Genel tabloya bakıldığında, yeni yaratılan bu “ulu kurtları”nın görüntüsü büyük oranda gri kurtlardan genetik mühendislik yoluyla evrimleştirilmiş bir versiyon olarak karşımıza çıkıyor.
Colossal kurucu ortağı Ben Lamm, hayvanların kemik yapısının detaylı şekilde görüntülenmesinin, ilk yıllık veteriner muayenelerinde gerçekleştirileceğini açıkladı.
Henüz Tam Anlamıyla Bir Ulu Kurt Değil
Yeni hayvanlar hâlihazırda gizli tutulan, açık hava alanı ve veteriner tesisine sahip bir merkezde tutuluyor. Şirket bu çalışmayı, ulu kurdunun dönüşü olarak sunuyor olsa da, yaratılan canlılar genetik olarak büyük ölçüde gri kurtların modifiye edilmiş bir versiyonu. Geniş beden yapısı ve açık renkli tüy gibi özellikler hâlihazırda bazı gri kurt popülasyonlarında da görülebiliyor. Gerçek ulu kurduna özgü olan genetik farkların sayısı oldukça sınırlı.
Ayrıca uzmanlar, bu yeni hayvanların davranışsal olarak da gri kurtlara benzeyeceğini ve dolayısıyla ekosistem içerisindeki rollerinin aynı kalacağını düşünüyor. Öte yandan, ulu kurdunun Buzul Çağı sonunda neslinin tükenmesine neden olan faktörlerden biri de, büyük av hayvanlarına olan bağımlılığıydı. Günümüz dünyasında bu tür bir yırtıcının doğal ortamda ne kadar işlevsel olacağı ise hâlâ tartışmalı.