
Bulaşıcı hastalıklar uzmanı ve araştırmacı Sabrina Assoumou, “süper kaçanlar” olarak adlandırılan kişilerin, COVID-19’a neden olan virüs hakkında bilim insanlarına çok şey öğretebileceğini söylüyor.
Dünya, beş yıl önce gizemli bir hastalığın hızla yayılmasına karşı kapanmaya gitti. Bugün, küresel COVID-19 vaka sayısı 800 milyona yaklaşıyor—bu, yaklaşık olarak Avrupa’nın toplam nüfusuna eşdeğer. Dünya genelinde her gün hâlâ yaklaşık 10.000 yeni vaka bildiriliyor.
Ancak buna rağmen, hiç COVID geçirmemiş insanlar, yani “Novid”ler” veya “süper kaçanlar” hâlâ aramızda.
BU Today, bu konuyu ilk olarak Ocak 2023’te ele aldı ve Boston Üniversitesi klinisyenlerinden ve araştırmacılarından Sabrina Assoumou ile görüştü. Bu haber, yayın tarihindeki en çok okunan ve en çok yorum yapılan içeriklerden biri oldu. Pek çok kişi, virüse maruz kalmalarına rağmen hiç pozitif çıkmadıklarını paylaşarak kendi deneyimlerini anlattı.
Bir okuyucu şöyle yazdı:
“Hiç COVID olmadım. Aşı da olmadım. Evdeki 6 kişiden 4’ü en az iki kez COVID geçirdi. Üçü hatırlatma dozu da dahil olmak üzere aşı oldu. Benim neden hiç yakalanmadığımı anlamıyorum.”
Bilim insanları da bu durumu merak ediyor. Eğer “Novid”lerin genetik bir kodu, özel bir antikoru veya bağışıklık hücresi yapısı COVID’i engelliyorsa, bu bilgiler daha güçlü tedaviler ve daha etkili aşılar geliştirmek için kullanılabilir.
Peki, bilim insanları COVID hakkında ve bu virüse hiç yakalanmayan insanlar hakkında son iki yılda ne öğrendi?
Soru: Beş yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ COVID geçirmemiş insanların olması inanılmaz. Bu sizi şaşırtıyor mu?
Cevap: Sanırım bu kişiler büyük ihtimalle COVID’e yakalanmamak için çok çaba gösteren insanlar. Hâlâ maske takıyor ve özellikle kapalı alanlarda kalabalıklardan kaçınıyor olabilirler. İlk makalemizi gören insanlardan hâlâ her hafta e-postalar alıyorum. Bana, “Makaleye rastladım, sanırım hiç COVID olmadım” diye yazıyorlar ve bu konuda yapılan çalışmalara katılıp katılamayacaklarını soruyorlar.
Soru: Bu aslında iyi bir şey, değil mi?
Cevap: Birçok açıdan gerçekten büyüleyici. Bir bilim insanı olarak, insanların bilimsel araştırmalara yardımcı olmak istemesi ve bu konuda iyi niyet göstermesi harika bir şey. İnsanlar bilime katkıda bulunmayı önemsiyor ve olası sonuçlarla ilgileniyor.
Soru: Bir bilim insanı olarak insanlara ne tavsiye ediyorsunuz?
Cevap: COVID’e yakalanma riskini ve ciddi komplikasyonları en aza indirmenin en iyi yolu aşı olmaktır. Aşı her enfeksiyonu önleyemese de bazılarını engelliyor. En önemlisi, aşılar ciddi hastalık, hastaneye yatış ve ölümü önlüyor. Ayrıca, maske kullanımı özellikle kötü havalandırılan kapalı alanlarda etkili bir korunma yöntemi. Testler de virüsün yayılmasını önlemede yardımcı olabilir. Paxlovid, yaşlılar ve altta yatan hastalıkları olan kişiler gibi ciddi komplikasyon riski taşıyanlar için faydalıdır.
Soru: Bilim insanları başka neler öğrendi?
Cevap: Yaş önemli bir faktör. Çocukların, COVID nedeniyle ciddi komplikasyonlar yaşama riski, yaşlılara kıyasla daha düşük.
Soru: COVID, bağışıklık sistemimiz hakkında bize ne öğretti?
Cevap: Öncelikle bağışıklık sisteminin iki temel bileşeni vardır: doğuştan gelen bağışıklık ve edinilmiş bağışıklık.
Doğuştan gelen bağışıklık, genel bir savunma mekanizması sunar.
Edinilmiş bağışıklık ise antikorlar, T hücreleri ve B hücrelerini içerir ve enfeksiyonlara spesifik tepkiler geliştirir.
COVID ile ilgili öğrendiğimiz önemli bir bilgi, çocukların doğuştan gelen bağışıklık tepkisinin daha güçlü olması. Bu yüzden enfekte olsalar bile hastalığı genellikle daha hafif atlatıyorlar.
Soru: Bağışıklık sistemimiz COVID’e nasıl tepki verdi?
Cevap: COVID’in etkileri oldukça ilginçti. Günümüzde ölümlerin büyük çoğunluğu 75 yaş ve üzeri kişilerde görülüyor. Yaş, COVID nedeniyle ölüm riskinde en belirleyici faktörlerden biri. Çocuklar ise beklenenden daha iyi durumda. Bunun nedeni, bağışıklık sistemlerinin virüsü yetişkinlere kıyasla daha erken kontrol altına alması olabilir.
Bu durum, grip gibi diğer solunum yolu hastalıklarıyla kıyaslandığında dikkat çekici bir fark oluşturuyor. Örneğin, grip hem yaşlıları hem de küçük çocukları ağır etkiliyor. Ancak COVID’de çocuklar genellikle daha hafif hastalanıyor.
Soru: Bir dönem hepimiz maskelerin hayatımızın kalıcı bir parçası olacağını düşündük. Ama artık çoğu insan maske takmıyor. Neden maskeler kalıcı olmadı?
Cevap: Bugün Asya’ya giderseniz, ABD’ye kıyasla daha fazla insanın maske taktığını görebilirsiniz. Bunun bir nedeni, Asya’da 2000’lerin başında yaşanan SARS salgını. SARS-CoV-1’in yol açtığı bu salgın 29 ülkeyi etkiledi ve bölgedeki insanların solunum yolu hastalıklarına karşı daha temkinli olmasına sebep oldu.
Asya’da maske takmak sosyal bir norm haline geldi. Örneğin, soğuk algınlığına yakalandığınızda veya başkalarını korumak için maske takmak normal bir davranış olarak görülüyor. Ancak, ABD ve diğer birçok ülkede benzer bir SARS salgını yaşanmadığı için maske algısı farklı oldu.
Soru: “Novid”ler üzerinde yapılan araştırmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Cevap: NIH ile iş birliği yapan bir araştırma ekibi, bu konuyla ilgili kilit sorulara yanıt bulmaya çalışıyor. Bu proje COVID İnsan Genetik Çabası (COVID Human Genetic Effort) olarak adlandırılıyor ve COVID’e dirençli görünen bireyleri hâlâ araştırmalarına dahil ediyorlar.
Ana misyonları, neden bazı kişilerin COVID’e yakalanmadığını ve neden bazılarının daha ağır hastalandığını anlamak.
Soru: Araştırmalarınıza göre, genetik faktörler COVID’e yakalanma riskini ne kadar etkiliyor?
Cevap: SARS-CoV-2 enfeksiyonunu tamamen önleyen genler henüz tespit edilmedi. Ancak, bazı bireylerin genetik yapıları nedeniyle enfekte olsalar bile belirti göstermediğini biliyoruz.
Örneğin, bir çalışma, HLA (insan lökosit antijenleri) genlerinde belirli varyasyonlara sahip kişilerin enfekte olduktan sonra semptom geliştirme olasılığının daha düşük olduğunu gösterdi.
COVID’e daha az duyarlı olan insanlar hakkında elde edilen bilgiler, daha iyi aşılar ve tedaviler geliştirmemize yardımcı olabilir. Eğer hastalığın biyolojik düzeyde nasıl çalıştığını anlarsak, onu önlemek için daha iyi stratejiler geliştirebiliriz.
Soru: Paxlovid bu şekilde mi geliştirildi?
Cevap: Paxlovid, virüsün büyümesini ve yayılmasını sağlayan bir proteini engelleyerek çalışır. Yüksek risk grubundaki bireylerde hastalığın şiddetini azaltmak için erken aşamada kullanılır.
Paxlovid ayrıca COVID’e maruz kalan kişilerin enfekte olmasını önleyip önleyemeyeceği konusunda test edildi, ancak bu amaç için etkili olmadığı görüldü. Sonuç olarak, Paxlovid’in işe yaraması için erken alınması gerekiyor ve özellikle ağır hastalık riski taşıyan bireyler için en faydalı.
Soru: Son olarak, mevcut siyasi ortam ve aşı karşıtlığı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cevap: Bir bulaşıcı hastalıklar doktoru olarak, COVID’in önlenebilir bir hastalık olması beni en çok endişelendiren konu. Günümüzde yaşanan tüm COVID ölümleri önlenebilir durumda.
Geçen ay, haftada yaklaşık 900 kişi COVID nedeniyle hayatını kaybetti. 2025 yılı için bu hala çok yüksek bir sayı.
CDC’nin mevcut önerisi, 65 yaş ve üzeri kişilerin sonbaharda bir doz aşı olmaları ve şubat ayında ikinci bir doz almaları yönünde. Bu öneri, ölümleri önlemek için getirildi, ancak ne yazık ki aşılanma oranları beklenen seviyeye ulaşmadı.
Şu anda öncelikli odak noktam, 65 yaş ve üzerindeki bireylerin aşı olması. Çünkü bugün kaybettiğimiz her bir kişi, aşılarla önlenebilir bir ölüm. Mevcut aşılar, ağır hastalığı, hastaneye yatışı ve ölümü önlemede çok etkili oldu, ancak yeterli sayıda insan aşı olmuyor.
Bu makale ilk olarak Futurity‘de yayımlanmıştır.